Ben sigara'ya başladım.Ama istediğim zaman "bırakırım" !!!
Gerçekten istendiğinde bırakılan bir zımbırtı mıdır?
Hayır !
1999 yılının Nisan ayı...
Hayır !
1999 yılının Nisan ayı...
Lise'ye başlamıştım.
Okuldan nefret eder bir hale gelmiş, 26 gün devamsızlık yapmış, bir
ideali olmadan git-gel prosedürüne uyan, sıradan, amaçsızlık ummanında
yüzme bilmeyen ve yılan arayan, serseriliğe az da olsa meyilli zaman
diliminde sürüklenip duruyordum.
Sonunda
beni okuldan atmışlardı. Babamı okula çağırmışlar ve durumu izah
etmişlerdi. Zaten babam da çocukluğumdan beri "senden adam olmaz" sözünü
sanki bir atasözü gibi sürekli bedenim de test ederdi. Lise'ye
başlayacağım dönem de sayısal bir bölüme gitmek için sarfettiğim gayret
babamın yine bu atasözü'nü kullanmasına bir sebep teşkil etmişti.
Bilgisayar Mühendisi veya Doktor olmakla başlayan hayalim babamın fizik
kurallarına bile ters düşen tepkisine neden olmuştu. "Okutamam" ile
başlayan bahanelere benim geliştirdiğim "Ben kaynak bulurum" defansı bu
kez de "Onun bunun parasıyla ben çocuğumu okutmam" golü ile 90 dakikayı
mağlup olarak bitirmeme sebep olmuştu...
İşte tüm bu
çırpınışlarımın ardından kaldırım mühendisliğine bir adım daha
yaklaşmıştım. Boş gezenlerin maaşını dağıtmam peder'in canını sıktı ve
beni bir pastane'ye CEO olarak atadı :)
Pek arkadaşı
olmayan ben o dönemlerde bayağı bir geçici arkadaş edindim. Çay
ısmarlamam, pastalardan ikram etmem, boş gezenlerin gezecek yer
kalmayınca sanki 40 yıllık dostum gibi mekânımdan ayrılmaması, arkadaş
listemi bayağı bir kabartmıştı.
Bir gün karşı kahvede çalışan bir çocuk, ağzında sigara ile daldı pastaneye.
- Babam geliyor, şu sigarayı al iç, araya gitmesin. Dedi.
- Ben içmem. Ver çöpe atayım. Dedim.
Boş bir kutuyu çöp
kutusu maksadı ile bir köşeye koymuştum. Kaldırdım attım içine. Bir süre
sonra boş bakışlarıma çöp diye tabir ettiğim kutudan yükselen yoğun
dumanlar eklendi. Kutuyu yakacak telaşı ile sigarayı aldım içinden.
Ancak işte o an bir başlangıca neden olacak an idi. "Ne olacak sanki, şu
yarımı içeyim bari." Gafleti ile sigarayı ağzıma götürmem elli salise
bile sürmemiştir sanırım.
İşte bu
zıkkıma başlamam bu şekilde cereyan etti. Sonraki yıl tekrar okula
başladım. Lise bitti. İsteksiz de olsa üniversite de bitti. Askerlikte
bitti. Ve bir gün kafa "çat" dedi. Sigarayı on yıl sonra, 17 mayıs 2009
da bırakmıştım. Bir buçuk yıl ağzıma vurmadım. İçenlerin kimisi ile
dalga geçtim. Kimisine akıl vermeye çalıştım. Kimisine gerçekten
bıraktırmak uğruna çok dil döktüm. Ancak kendime hiçbir şey yapmamışım.
Onu anladım. Günlerden bir gün bir arkadaşım içerken, dalga geçmek
mahiyetiyle "ver bi tane de ben yakayım" dedim. Ancak sigara benle
dalgasını geçmişti bile. İşte o gün sigaraya tekrar başladığım gündü.
Koca 13 yıl
oldu ben hala içiyorum. Bırakmaya çalışıyorum ancak bırakamıyorum.
Sıkıntı sardığında bedenimi onun çare bulduğunu zannediyorum. Ancak her
yakışım, bir sonra ki yakışıma davet oluyor. Bir türlü içmeye
doyamıyorum. Her söndürüş bir hüzüne boğuyor. Her yakış ne olur bitmesin
dedirtiyor sanki şehadet ve orta parmağımın arasında ki ot yığınına.
Her sabah uykudan uyanınca göğüsümde ki baskıyı, damağımda ki mide
bulandıran o tadı, bedenimde ki uykusuzluğu, yüzümde hissettiğim
kızarmış tavuk hissiyatını, kafamın üstünde yahudilerin giydiği şapkanın
kurşundan imâl edilmiş bir versiyonun bulunduğu hissiyatını söylesem,
hiç abartmış sayılmam. Ama kahvaltıdan sonra o bana yalvarıyor. "Ne olur
bir tane, bir tane iç." Diye. Eee ondan sonrası malum...
Bugün bir
arkadaşımın sigaraya başladığına veya başlamakta olduğuna şahit oldum.
Bir-iki kelam ettim. Ancak anlatamayacağımı anlayınca, çaresiz bir
şekilde uzatmadım konuyu. İnsan bazı anlarda gerçekten yaşadığını
anlatamamakta, deneyimlerini aktaramamakta insanlara, dur yapma o kötü,
dur etme bu yanlış, diyemiyor. İşte bugün onlardan birine daha şahit
oldum. Hani bir söz vardır Celaleddin Rumi'den (ks) . " Sen ne bilirsen
bil, ne anlatırsan anlat, senin bildiğinde, anlattığında karşıdakinin
anladığı kadardır"...
Keşke dememek
için Hz. Ömer'in (Ra) yaptığı gibi, nefsimize güzel geleni terk etmek,
nefsimizin hoşuna gitmeyeni zor olsa da yapmak gerek. Ama demek kolay,
yapmak ise çok zor.
Ben sigara'ya başladım. Ama istediğim zaman bırakırım, demeyin. Bırakılmıyor...
Ben sigara'ya başladım. Ama istediğim zaman bırakırım, demeyin. Bırakılmıyor...
Sigara denilen o nefis dostuna, hiç başlamamak temennisi ile...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Yorumunuz için teşekkürler...