reklam

27 Aralık 2014 Cumartesi

Ben sigara'ya başladım.Ama istediğim zaman bırakırım yalanı !!!

 Ben sigara'ya başladım.Ama istediğim zaman "bırakırım" !!!


Gerçekten istendiğinde bırakılan bir zımbırtı mıdır? 

Hayır !


1999 yılının Nisan ayı...



Lise'ye başlamıştım. Okuldan nefret eder bir hale gelmiş, 26 gün devamsızlık yapmış, bir ideali olmadan git-gel prosedürüne uyan, sıradan, amaçsızlık ummanında yüzme bilmeyen ve yılan arayan, serseriliğe az da olsa meyilli zaman diliminde sürüklenip duruyordum.
       


 Sonunda beni  okuldan atmışlardı. Babamı okula çağırmışlar ve durumu izah etmişlerdi. Zaten babam da çocukluğumdan beri "senden adam olmaz" sözünü sanki bir atasözü gibi sürekli bedenim de test ederdi. Lise'ye başlayacağım dönem de sayısal bir bölüme gitmek için sarfettiğim gayret babamın yine bu atasözü'nü kullanmasına bir sebep teşkil etmişti. Bilgisayar Mühendisi veya Doktor olmakla başlayan hayalim babamın fizik kurallarına bile ters düşen tepkisine neden olmuştu. "Okutamam" ile başlayan bahanelere benim geliştirdiğim "Ben kaynak bulurum" defansı bu kez de "Onun bunun parasıyla ben çocuğumu okutmam" golü ile 90 dakikayı mağlup olarak bitirmeme sebep olmuştu...


       İşte tüm bu çırpınışlarımın ardından kaldırım mühendisliğine bir adım daha yaklaşmıştım. Boş gezenlerin maaşını dağıtmam peder'in canını sıktı ve beni bir pastane'ye CEO olarak atadı :)

       Pek arkadaşı olmayan ben o dönemlerde bayağı bir geçici arkadaş edindim. Çay ısmarlamam, pastalardan ikram etmem, boş gezenlerin gezecek yer kalmayınca sanki 40 yıllık dostum gibi mekânımdan ayrılmaması, arkadaş listemi bayağı bir kabartmıştı.

Bir gün karşı kahvede çalışan bir çocuk, ağzında sigara ile daldı pastaneye. 
- Babam geliyor, şu sigarayı al iç, araya gitmesin. Dedi.
- Ben içmem. Ver çöpe atayım. Dedim.
Boş bir kutuyu çöp kutusu maksadı ile bir köşeye koymuştum. Kaldırdım attım içine. Bir süre sonra boş bakışlarıma çöp diye tabir ettiğim kutudan yükselen yoğun dumanlar eklendi. Kutuyu yakacak telaşı ile sigarayı aldım içinden. Ancak işte o an bir başlangıca neden olacak an idi. "Ne olacak sanki, şu yarımı içeyim bari." Gafleti ile sigarayı ağzıma götürmem elli salise bile sürmemiştir sanırım. 

       İşte bu zıkkıma başlamam bu şekilde cereyan etti. Sonraki yıl tekrar okula başladım. Lise bitti. İsteksiz de olsa üniversite de bitti. Askerlikte bitti. Ve bir gün kafa "çat" dedi. Sigarayı on yıl sonra, 17 mayıs 2009 da bırakmıştım. Bir buçuk yıl ağzıma vurmadım. İçenlerin kimisi ile dalga geçtim. Kimisine akıl vermeye çalıştım. Kimisine gerçekten bıraktırmak uğruna çok dil döktüm. Ancak kendime hiçbir şey yapmamışım. Onu anladım. Günlerden bir gün bir arkadaşım içerken, dalga geçmek mahiyetiyle "ver bi tane de ben yakayım" dedim. Ancak sigara benle dalgasını geçmişti bile. İşte o gün sigaraya tekrar başladığım gündü.

       Koca 13 yıl oldu ben hala içiyorum. Bırakmaya çalışıyorum ancak bırakamıyorum. Sıkıntı sardığında bedenimi onun çare bulduğunu zannediyorum. Ancak her yakışım, bir sonra ki yakışıma davet oluyor. Bir türlü içmeye doyamıyorum. Her söndürüş bir hüzüne boğuyor. Her yakış ne olur bitmesin dedirtiyor sanki şehadet ve orta parmağımın arasında ki ot yığınına. Her sabah uykudan uyanınca göğüsümde ki baskıyı, damağımda ki mide bulandıran o tadı, bedenimde ki uykusuzluğu, yüzümde hissettiğim kızarmış tavuk hissiyatını, kafamın üstünde yahudilerin giydiği şapkanın kurşundan imâl edilmiş bir versiyonun bulunduğu hissiyatını söylesem, hiç abartmış sayılmam. Ama kahvaltıdan sonra o bana yalvarıyor. "Ne olur bir tane, bir tane iç." Diye. Eee ondan sonrası malum...

       Bugün bir arkadaşımın sigaraya başladığına veya başlamakta olduğuna şahit oldum. Bir-iki kelam ettim. Ancak anlatamayacağımı anlayınca, çaresiz bir şekilde uzatmadım konuyu. İnsan bazı anlarda gerçekten yaşadığını anlatamamakta, deneyimlerini aktaramamakta insanlara, dur yapma o kötü, dur etme bu yanlış, diyemiyor. İşte bugün onlardan birine daha şahit oldum. Hani bir söz vardır Celaleddin Rumi'den (ks) . " Sen ne bilirsen bil, ne anlatırsan anlat, senin bildiğinde, anlattığında karşıdakinin anladığı kadardır"...

       Keşke dememek için Hz. Ömer'in (Ra) yaptığı gibi, nefsimize güzel geleni terk etmek, nefsimizin hoşuna gitmeyeni zor olsa da yapmak gerek. Ama demek kolay, yapmak ise çok zor.

Ben sigara'ya başladım. Ama istediğim zaman bırakırım, demeyin. Bırakılmıyor...

Sigara denilen o nefis dostuna, hiç başlamamak temennisi ile...   


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Yorumunuz için teşekkürler...